Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasına veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir (BK. m. 520). Simsarlık vekalet ilişkisinin bir alt türünü oluşturur. Simsar, simsarlık faaliyetini meslek olarak yapabileceği gibi meslek olarak yapmayabilir de. Ayrıca simsar aracılık işini ücret karşılığı yapar. Ücret unsuru simsarlık sözleşmesinin karakteristik unsurudur.
Tek satıcılık sözleşmesi ise, imalatçı(yapımcı) ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde, sürekli öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı, imalatının tamamını veya bir bölümünü belirli bir bölgede tekel hakkına sahip olarak satmak üzere bedeli karşılığında sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da, sözleşme konusu mamülleri kendi namına ve hesabına satarak, bu mamüllerin sürümünü artırmak için faaliyette bulunmayı üstlenir. Tek satıcı kendi ad ve hesabına hareket eder ve bundan dolayı herhangi bir temsil yetkisi yoktur. İmalatçıdan satın aldığı ürünleri tekrar başkalarına satar ve aradaki alış ve satış arasındaki fark üzerinden para kazanır.
Ne Türk Hukukunda ne de yabancı hukuk sisteminde tek satıcılık sözleşmesinin tanımı yapılmamıştır. Ancak doktrinde ve bazı Yargıtay kararlarında yapılan tanımlardan yola çıkarak şu şekilde bir tanım yapmamız mümkündür;
“Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı (üretici/ithalatçı) ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekliliği olan öyle bir sözleşmedir ki; bununla yapımcı mamullerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir.”
Yapılan bu tanım neticesinde tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarını;
· Belirli bir bölgede satış tekeli sağlanması,
· Sürekli borç doğuran bir sözleşme olması,
· Tek satıcının bir yandan kendi adına ve hesabına sözleşme konusu malları satması diğer yandan üreticinin dağıtım ağıyla bütünleşmesi,
· Tek satıcının dağıtım ve sürümü arttırıcı faaliyette bulunma yükümlülüğü
olduğunu belirtebiliriz.
Bu unsurlar çerçevesinde hukuki niteliğine değindiğimizde; ne bir satış sözleşmesi ne bir ön sözleşme ne de bir acenta sözleşmesi olduğunu söylemek mümkündür. Tam tersine tek satıcılık sözleşmesi tarafların tüm ticari ilişkilerini düzenleyen bir çerçeve sözleşme niteliğini haizdir. Böylelikle tek satıcıya sözleşme bölgesinde sözleşme konusu malları bizzat satma hakkının tanınması yanında; üreticiye de, bu bölgede doğrudan satış yapmayı ve rekabet hukukuna aykırılık oluşturacak şekilde malları üçüncü kişilere sattırmasını engelleyen yükümlülükler koydurmaktadır. Bunun karşılığında tek satıcı da sözleşme bölgesinde malların sürümünü arttırıp geliştirmeyi ve hızlandırma yükümlülüğü altına girmektedir. Bu yükümlülükler ve haklar tek satıcılık sözleşmesinin taraflar arasındaki çerçeve sözleşme konusunu oluşturmaktadır. Diğer taraftan üreticinin malları tek satıcıya teslim etme hak ve borcu ile tek satıcının malları teslim alıp bedelini ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu safhadaki hak ve yükümlülükler ise; sözleşmenin uygulama aşamasını oluşturmaktadır.
Ünal&Partners Ekibi
コメント